ÇIKIŞ YOLU VAR MIDIR?
Merhaba,bu yazımda sizlere öğrenilmiş çaresizliklerimizden bahsetmek istiyorum..Bununla ne kastettiğimi kısaca açıklayacak olursam: hayatta yapmak isteyip de yapamadığımız bize engel olduğunu düşündüğümüz bir iç sesimiz var ya ‘’yapma dur ‘’ diyen …‘’amaan ne acelesi var bir ara zaman ayırırsın ona da ‘’ diyen..İşte bugün çekiştireceğimiz, bizimle sessiz iletişim kuran bir o kadar da güç sahibi olan pek de gözümüze sevimli görünmeyen vazgeçemediğimiz ‘ engellerimiz’…
‘Çıkış yolu bulamıyorum’, ’Ne yapsam cesaretimi toplayıp başlayamıyorum’ bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Zaman zaman kullandığınız olmuştur hayatınızda hepimizin olduğu gibi. Peki gerçekten çıkış yolu var mıdır.Neye dayanarak bu sonuca vardınız hiç düşündünüz mü..Acaba bize bu konuya dair aydınlık resmi karanlık ve puslu gösteren içimizdeki engellerimiz mi? Arka arkaya gelecek cümleleri sıralamamı ister misiniz :’Önceden de denemiştin başarısız oldun’ ’En yakın arkadaşımın tecrübeleri de hayal kırıklığıydı sonuç aynı oldu’…’Kuzenim bu yolda neler kaybetti’…’Tekrar aynı şeyleri yaşamaya katlanamam’…Siz bu cümlelerin neresindesiniz…Bizi ‘dur’demeye iten ne..
Sevgili okur,yaşamım belki yoğun tecrübeleri barındıracak kadar zengin olmayabilir ama ben de sizler gibi artık devam edemeyeceğimi düşündüğüm tekrar tekrar deneyip olumsuz sonuçlar aldığım olaylarla yüzleştim hayatımın bazı yönlerinde..Aynı tecrübeler de oldu bunların arasında birbirini tekrar eden farklı olanları da..Hep ilk denememde yaşadığım hayal kırıklıkları beni bir sonraki adımı atmamda engeldi..İçimde bunu yapmak için bir istek duyuyordum fakat ne oluyorsa adım atma zamanı geldiğinde o cesareti bir türlü toparlayamıyordum..Çünkü özünde aynı sonucu almaktan korkuyordum sanki o eski olaydaki ‘ben’le şimdiki olayı yapacak olan ‘ben’ aynı kişiymiş gibi..Şu an ironi yaptığımı düşünebilirsiniz ama inanın ki değil..Hepimiz an be an gelişiyoruz duraksadığınız anlarda bile durmuyor geriliyorsunuz dolayısıyla beynimiz doğuştan ilerlemeye programlı..O eski olayı yaşayan ‘siz’ şimdiki ‘siz’ değil..artık daha tecrübelisi,daha farkındalığı yüksek,daha fazla öğrenmiş ya da daha fazla öğrenmeye ihtiyacı olan bir ‘siz’ var tam karşınızda..
Beynimiz doğduğumuz andan itibaren bilinçdışımıza saniyede 3 milyon bit veri depoluyor..Biz duruyoruz mu zannediyorsunuz..Hani büyükler konuşurken minik çocuklarınız salonda sessizce oyuncaklarıyla oynuyor sanıyorsunuz ya aldıkları verileri keşke tahmin edebilseniz.Sonra anneler konuşurlar aralarında ‘ bu çocuk bunları nerden öğrendi bunu ben öğretmedim’ diye dert yanarlar birbirlerine.. İleriki yaşamlarında eğer bu doğruluğunun temelini sarsacak herhangi bir araştırma yapmadığı sürece ebeveynlerinden duyduğu hiçbir kanıtı bulunmayan ‘beyaz tenliler hastalıklara meyilli olur’ cümlesine olan inancının nereden geldiğini hiçbir zaman bilemez…Buna benzer bir sürü yerleşmiş inancımız olabilir bunların bazıları tamamen zararsız olabilir bazıları da şu an elimizi atacağımız bir çok konudaki önyargımız.
Görüyorsunuz değil mi sadece bir olayla ilgili tecrübe yaşamanıza da gerek yoktur bilinçdışı en ufak yaşlarımızdan itibaren bizim sadık hizmetkarlarımızdır ne var ne yoksa depolar yetişkinlikte bunu silme ,genelleme ve çarpıtmalarla kendi mantık çerçevesinde bir yere yerleştirir tabi ama bu NLP’nin konusu bunu ayrı bir yazımda işleyeceğim..Biz beyaz tenli bir yapıdaysak bu düşüncemizi destekleyecek herhangi bir desteğe ihtiyaç duymayız çünkü böyle öğrenmişizdir..
’Yeniden işe başvurursam yine reddedilir miyim’…’O sınavda gerçek performansımı göstermeye cesaret etsem’…’Tekrar sevdiğimi söylesem’… ’Yeni bir iş kursam yine başarısız olursam’…vs..Hep o eski benliğin cevapları: Aynısı olabilir boşver deneme ..Zaten benim kontrolümde mi ki..Bu örnekleri istediğimiz kadar uzatabiliriz…Peki nasıl harekete geçeceğiz..Hiç mi çıkış yolu yok?..Yeniden işe başvursanız,yeniden aynı sınava hazırlansanız,tekrar para biriktirmeye başlasanız,yeniden iş kurmak için girişimde bulunsanız,yeniden aynı yola çıksanız …O kadar emin misiniz aynı sonuçları alacağınıza..Sabit durup beklemek aynı sonuçları alabilme ihtimalinizden daha mı az masraflı..Hiç sanmam çünkü zaten bekleyerek bir sürü bedeller ödüyoruz en başta zamanımızla ödüyoruz öyle değil mi …
Yazımı konumuzla ilintili öğrenilmiş çaresizliklerimize örnek olacak bir deneyden bahsederek sonlandırmak istiyorum..Hatta çoğumuzun bildiği gibi psikolojide ‘cam tavan sendromu’diye anılan bir deneydir..Farklı yüksekliklerde zıplayan pireler 30 cm’lik bir cam fanusa konur ve fanusun altındaki metal plaka yavaş yavaş ısıtılır..Isıdan rahatsız olan pireler zıplamaya başlar fakat her sıçrayışta kafaları 30 cm’lik cam engele çarpar ve bunu her tekrarladıklarında kafalarını çarpıp geri düşerler..Kendilerini neyin engellediğini anlayamazlar..Daha sonra aradaki cam fanusun kapağı kaldırılır .Defalarca denemeler sonunda aynı neticeyle karşılaşan tüm pirelerin kaçma fırsatları olduğu halde sadece 30 cm’lik fanus yüksekliği kadar zıpladıkları tespit edilir..Çünkü deneyimleri onlara bunu öğretmiştir..Öğrenilmiş çaresizlikte ‘yapamayacağına’uzun süre inanmak sonunda bununla ilgili ‘gerçeklik’oluşturur..En önemli adımı bunu farketmek ve harekete geçmektir…
Hepinize iyi haftalar..