‘’Sen ne söylersen söyle,anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır’’. Ne dersiniz bu söze ? Hatta son zamanlarda ne çok aşina olduk duymaya.
Nasıl mı? Çevremde duyuyorum ben onu o niyetle söylememiştim nasıl konu oraya geldi anlamadım..Şu an benimle konuşmuyor nasıl olur .Ya da farklı bir örnek;’’ ikimiz de aynı şeyi söylüyoruz işte ama anlamıyorsun’’ denir karşıdaki kişiye..Aynı cümleler..’’Aynı işte kullandığın kelime ben de aynını söylüyorum ya işte’’gibi uzar gider. Neyi atlıyoruz biliyor musunuz? O kelime her birimiz için ne ifade etmekte ona bir bakmak lazım aslında..Yahu sandalye sandalyedir hepimize göre farklı bir anlam mı taşıyor demeyin o değil söylemek istediğim elbette ki bir örnek verebilirim aldığım bir diyalogdan:
-‘’Sabrın o kadar oyalayıcıydı ki, neden bunu yaptın hiçbirimiz anlamadık’’. Haydaa bu da ne demek şimdi..Karşılıklı kurulan bu iletişimde seslerin yükselebileceği bir noktada müdahale etme gereği duyabilirsiniz..Şudur; bir taraf tarafından anlatılmak istenen..Sen bunun için oldukça fedakarlık gösterdin hatta fazlasıyla zaman da verdin kendinden ödün de vererek,bunu kimse yapmaz ne kadar özverili olduğunu gösterdin sahiden bravo..
Tepki veren tarafın anladığı pencereden naklen yayın yapıyorum..Hayır bu da ne demek şimdi …Oyalamak derken?Ben ortalığı yatıştırayım herkese düşünmesi için zaman veriyim bir de tüm bunları anlamıyormuş gibi şaşırıyor davran..Yok valla bu insanlara yaranılmaz..Bir daha da böyle davranırsam bu son olsun..
Buyurun toplayın dağılanları. Aslında toplanır toplanır da nasıl çekilip uzatılıyor ya da ne kadar kendi tarafımızdan görüyoruz ki; ne diyor diye düşünmeden düşman taarruzu gibi görüyoruz her kelimeyi cümleyi..Zaman mı vermek lazım karşı tarafı anlamaya ya da kendimizi anlatmaya. Ne dersiniz. Ne yapmak lazım…
Hepimizin doğuştan getirdiğimiz, öğrendiklerimiz, değerlerimiz, yargılarımız, zihinsel haritalarımız (0-7 yaş arası oluşan öğrendiklerimiz, değerlerimiz, algılarımız vs)dar geçitlerimiz var… Çoğumuz farkında bir kısmımız değil… Bir cümle kimine hakaret gelirken diğerine özgür bir betimleyiş gibi gelebiliyor. Bu farklılık kimsenin eksikliğinden değil, hepimizin farklı olduğundan aslında. Farklı kelimeler her sözlükte farklıymış; farklı anlamdaymış gibi düşünün. Nasıl geliyor kulağa? Kimimiz ailenin ilk çocuğu ailenin öğrettikleri, ülkenin durumu, ekonomisi ailenin bu duruma verdiği tepkiler vs hepsi ailemiz tarafından bize o an verilenler ve bunlarla oluşturduğumuz davranış ve düşünme biçimlerimiz. Ya da ailenin en küçüğü olarak dünyaya geldiniz. Evde abiniz, ablanız var. Bu da kısmen başka bir yetişme ortamı ilk anlattığımdan. Ailemiz tarafından, etraftaki sevdiklerimizden sevgi gösterilme biçimimiz bile o kadar etkiliyor ki ileri ki yaşamlarımızdaki davranışlarımızı. O zaman anlıyoruz ki hepimizin zihninde birçok kelimenin sözlüğü bambaşka. Hepimiz hayatı başka pencerelerden algılamaktayız. Evet gördüğümüz dünya aynı dünya ama hepimizin algısı bambaşka.
O yüzden diyoruz ya karşındakinin seni anlayabildiği kadarsın diye. Aman yanlış anlam çıkarmayalım kelimenin sizin sözlüğünüzdeki karşılığı neyse onu anlarsınız otomatik olarak ilk anda bilinçdışınız tepki verir zihniniz onu kendi haritanızdaki karşılığı neyse onu algılar. Küçük bir örnek verelim daha iyi anlaşılması için; mesela, annenizin fedakâr olduğunu düşündüğünüzde zihninizde bir model vardır. Bir arkadaşınızın ortak bir tanıdığınız hakkında verdiği fedakârlık örneğiyle sizinki zihninizde karşılaşır. Bu sizin örneğiniz yanında bu kelimeyi karşılayan bir tavır olmayabilir bu fedakârlık değil diyebilirsiniz o örneğe karşı. İki kişi de aynı heceleri kursa da haritada biri nehir tanımı yaparken diğeri karşısındakine gölü çağrıştırabilir.
Aslında diyeceğim şudur ki; birbirimizi anlamak kıymetlidir farklı şeyler de söylüyor olsak. Ki bu çok normal hepimiz farklı zihin haritalarına sahibiz, ama anlamaya çalışmak sadece kendi perspektifimizden değil de söylenenleri esnek biçimde dinliyor olabilmek oldukça kıymetlidir.
Hepinize iyi haftalar…
SEN NE SÖYLEDİN BEN NE ANLADIM
Date: