Fulya Öztürk Placing
Stratejik İmaj ve Stil Danışmanı, Yaşam ve Oyuncu Koçu
http://www.facebook.com/fulyaozturkplacing
fulyaozturkplacing@gmail.com
TELEVİZYON MU YOKSA…
Bir kadın olarak nefret etmiyorum bir insan olarak insanları bu kadar seks bağımlısı yapmalarından nefret ediyorum…
Ulusal müzik kanallarımızdan birinde video kliplerden birinde gördüm, resmen üçüncü sınıf gece kulübü (bizdeki adıyla pavyon) dansçılarının baston dansı ettirildiği bir şarkı İspanya’da bir numaraymış. Bana ne böyle çirkin, bacak boyu olmayan kadınlardan, bana ne şarkı söyleme ayağıyla onları pazarlayan müzik yapımcısı ve şarkıcı diye geçinen siyahi mafyadan? İspanya’da bir numara oldu diye gurur mu duyuyorsunuz gösterirken de? Bu iğrenç klibin bilgisi şu: Jason Derulo – ‘Swalla’ feat Nicki Minaj & Ty Dolla $ign. Aynı 10 şarkıyı aşağı yukarı her yarım saatte bir aynı sırayla yayınlayan kanalın adını ise yazmak istemiyorum.
Seks seks seks pompala beyinler sulansın; bağımlı olsun; güzeli doğruyu değersiz bulmaya başlasın…
İnsanların beyinlerini seks bağımlılığına ve pornoya yönlendiren bir iş hayatına dönüştü medya…
Otobüs duraklarındaki şişirilmiş seksi dudaklarla satılan cips reklamlarından, fondötenle parlatılmış bacakların yukarı dikildiği turizm posterlerinden, çocuklara pazarlanması daha kolay olan dondurmaların nedense yalnız yaşayan kadınların tatmin aracıymış gibi lanse edilerek her şeyin sekse çekilmesinden nefret ediyorum. Halbuki bu ürünlerin seksle bir dayanağı, buna ihtiyacı bile yokken…
Bel altı espriler yaparak yükseltilmiş bir şovmenin ortadan kaybolup kaybolup geri gelmesinden de nefret ediyorum. Yine halbuki bu kişi aslında konservatuarlıdır ve sahnede dramın alasını oynayacak kadar star bir oyuncudur.
Bizde Yeşilçam’da da demezler miydi “Oyuncunun yolu yönetmenin yatağından geçer.” Diyeceksiniz ki Yeşilçam starlarının çoğu alaylı o yüzden star olanlar başka yollarla olmuştur diye. Buna inanmıyorum. İnandırılmak da istemiyorum. Kendini yetiştirmiş, mankenlikten gelen dizi oyuncuları için de böyle tanımlamalar kullanılıyor ve sonra rahat bırakılmıyorlar ki başarılı olsunlar ya da kendi sakin hayatlarını yaşasınlar… Bu yüzden çok fazla mahreme girip teleskopik objektifiyle video kamera kaydı yapan paparazzilerden de nefret ediyorum. Fotoğraf başka; bir kareyi yakalaması zordur ve bir kare doküman alanı tebrik de ederim ama video kamera tam bir röntgen işi.
Neden mi yazdım bütün bunları? Hafta sonu zaman bulduğum kadarıyla televizyonu zapladım ve çok sıkıldım içeriklerden. Artık içerik olmayan içeriklerden. İster bebeğiniz olsun ister 10’lu yaşlarda çocuklarınız; televizyonda da basılı medyada da onlara gösterilebilecek, izletilebilecek, okutulabilecek hiçbir şey yok medyada.
Yeni jenerasyonun gelişmesi istenmiyor ulusal kanallarda o belli. İlla tematik kanallara gideceğiz ya da çocuklara oyalanmaları için ya Lego ya bilgisayar oyunu pompalayacağız. Zavallı çocuklar yani yeni nesil de sevgisiz, ilgisiz, güzel yaz günlerinde bahçesiz ve hava almaksızın evlerinde oturacaklar. Belki de Kıvanç Tatlıtuğ ve eşinin arkadaşlarıyla kıyıya demirleyip sakin birkaç gün yaşamak isterken uzun objektiflerle an be an videoya kaydedildiği anları gözetleyeceğiz. Ne kadar içler acısı bir hayatımız var…