Son zamanlarda her şeyden çabucak sıkıldığımızın farkında mısınız? Her şey bir an önce olsun istiyoruz. Çabuk tüketiyoruz. Çok fazla sabrımız yok hiçbir şeye. Peki böyle olmak nasıl hissettiriyor?
İç sıkıntısı… Aslına bakarsanız aynı sarmal düzende dönüp duruyoruz. Peki, bu kadar hızlı duygu geçişlerimiz bizi nereye götürüyor? Farkında olmak gerekir ki, söylediğimiz kelimeler bizim
düşüncelerimiz olarak zihnimizde yer etmeye başlıyor bir şekilde konuşurken, arkadaşlarımızla konuşurken, bir konuda fikrimiz sorulduğunda vs hep aynı cümle kalıplarını kullanıyoruz bunlar artık
zihnimiz tarafından mutlak kabul şekilde anlaşılmaya başlanıyor. Buraya kadar da belki anlayamıyoruz fakat duygu boyutunda bu değişimleri fark edince işte o zaman tamam demek ki bir şeylere müdahaleetmek gerekiyor dedirtiyor insana.
Dış uyarıcılar tarafından sürekli ‘’ bir yerlere yetişmeliyiz, bu konuyu herkesten önce halletmemiz gerekiyor, üstünde düşünmek manasız sonucu belli nasıl olsa’’ gibi yaklaşımların hepimizi getirdiği nokta:’’ HİÇBİR ŞEY ARTIK YETERLİ GELMİYOR ‘’ noktası. Bu yüzden de çabuk tüketmeliyiz, hemen kullanıp eskitmeliyiz, hızlıca yaşayıp ne olacaksa biran önce görmeliyiz vs. Sonuç: Aynı.. Yine yetersiz, mutsuz olduğunu söyleyen bireyler. Ki bir şeyleri daha hızlı yaptığında daha doyuma ulaşmış
olacaklarını söyleyen bireylerle aynı kişiler maalesef.
Peki ne yapmak gerekiyor? Yavaşlamak mı? Belki… Daha farkında olmak belki bir şeylerin. Karşımızdakine zaman vermek belki. Çocuğumuz kelimeleri yavaş yavaş lafı dolandıra dolandıra anlatırken de zaman vermek, ilerleyemeyen ‘’Hâlbuki işten 15 dakika önce çıksaydın bu trafiğe kalmayacaktın’’ diyen iç sesinize de zaman vermek. Daha zamanın içinde hissetmek. Yaylanmak, ağırdan almaktan bahsetmiyorum. Zamanla akmak zamanın içinde olduğunun ayırdına varmak. Bir türlü yeşil yanmayan trafik lambasına da ,markette yavaş para üstü veren kasa sorumlusuna da ,seni anlamayan ama bir gün mutlaka anlayacağına inandığın arkadaşına da zaman vermek.. Kendine, hedeflerine, kişiliğinin eksik yanlarına, yaptığın yanlışlara ,artık sabretmeyeceğim dediğin her seni zorlayan davranışına da zaman vermek.. Hatta seni sen olduğun için sana ait olduğun bedenine de zaman vermek.. Başının neden ağrıdığını anlayamadığını arkadaşına hayıflanırken de bu beden yine
sana ait. Tüm bunların farkında olarak zaman ver. Sadece ver. Belki de zaman vermeye hazır olmayan aceleciliğine de. Evet hepsine…
Hepinize mutlu haftalar..