Tan Fırat EYÜBOĞLU/ Kanal tedavileri ve Dental implantlar
Günümüz diş hekimliğinde dental implant uygulamaları oldukça önemli yer tutmaktadır. Diş eksikliklerini giderilmesi için eski sabit ve hareketli protetik uygulamalardan daha büyük avantajlar sunan dental implantlar eski uygulamaların aksine sağlam dişlerin kesilerek ufaltılmasını engelleyerek nispeten daha koruyucu bir yaklaşım sunmaktadır. Lakin ülkemizde dental implantların bu koruyucu özelliği suiistimal edilmekte daha iyi ve avantajlı olduğu ileri sürülerek ağızda tutulabilecek dişlerin çekimi ve dental implant uygulamaları yapılabilmektedir.
Bilim ve teknolojideki hızlı ilerleme ve tedavi seçeneklerinde ortaya çıkan yeni yaklaşımlar ki bu noktada belirtilmek istenen dental implantlardır, Turgenyev’ in Bazorov karakteriyle çizdiği nihilist bir anlayış çerçevesinde hem gerçek hem mecazi anlamda eskinin sökülüp atılması yerine yeninin konulması gibi bir mantığa dönüşmekte, ekonomik kaygılar ve kanal tedavilerinin komplike yapısı da bu denkleme dahil olunca içinden çıkılmaz bir kargaşa ve bilgi kirliliği oluşmaktadır.
Estetik ve ideal fonksiyon maskesi altında masum uygulamalar gibi gösterilen dental implantların, dişin yerini alabilecek malzemeler olarak inanılmaz bir akıl tutulması ile reklam edilmesi, ağız bakımı ve genel bilgi düzeyi açısından zaten sıkıntılı olan toplumda, dişten daha sağlam, herhangi bir bakım gerektirmeyen ve ömürlük uygulamalar gibi bir algı oluşturmaktadır. Maalesef gerçek bu algıdan bir hayli uzağa düşmektedir.
Burada amacım tabi ki bilim ve teknolojinin sunduğu avantajları topyekûn reddederek eski yöntemlere sımsıkı sarılmak değildir. Lakin dental implantların amaç ve görevlerini, sunduğu avantaj ve getirdiği dezavantajları tam anlamıyla anlamadan ve/veya ekonomik kaygılarla “çaya çorbaya implant” şeklinde popülist bir yaklaşım odaklı hareket etmek de yine bilimin ışığından uzaklaşmak ve implant uygulamalarına kaldırabileceklerinden daha fazla anlam yüklemek olur. Tabi ki diş eksikleri veya restore edilemeyecek kadar harap olmuş dişlerin yerine yapılacak olan implant uygulamaları eski sabit ve hareketli protetik uygulamalara göre çok daha büyük avantajlar getirmektedir ve fakat bu durum kanal tedavisi uygulamalarının önemini ve yadsınamaz avantajlarını inkâr etmemiz için yeterli değildir.
Yapılan son çalışmalarda çekilen her diş ile beyin hücrelerimizin bir kısmını kaybettiğimiz saptanmıştır. Yine ağız bakımının Alzeimer hastalığı ile olan ilişkisi çok yakın bir zamanda bilim otoriteleri tarafında ispatlanmıştır. Bu bağlamda dişlerimizin çiğneme, konuşma ve estetik görünüşe katkıları dışında vücudumuzda çok daha önemli yere sahip olduğu ve ciddi etkiler yaratabildiği fark edilmiştir. Bu bilgiler dental implantların gerçek dişlerin çok zayıf ve kötü birer kopyası olduğu gerçeği ile birleşince dental implant uygulamalarının ancak zorunlu kalındığı hallerde uygulanması gerektiği aşikâr bir hal almaktadır. Bu bağlamda sahip olduğumuz dişleri her halükarda korumak, problemleri olanların tedavileri yapılarak ağızda kalmalarını sağlamak gereklidir. Harap olmuş dişleri ağızda tutmak için genelde son basamak olarak uygulanan kanal tedavilerini daha sık düşünmesi ve implant uygulamalarına son çare gözü ile bakması önemlidir. İmplant uygulamasının bir başarı değil koruyucu ve tedaviye yönelik diş hekimliğinde başarısızlığın sonucu kaçınılmaz son olarak görülmesi uzun vadede sağlıklı bir ağız yapısına sahip toplum hedefine daha çok yaklaşmamızı sağlayacaktır.