Temmuz ayında üyelik modeli ABD’de kullanılmaya başlanan Sinemia, Türkiye’de 1 yılın sonunda ulaştığı hacme, orada yalnızca 4 haftada ulaştı ve daha şimdiden kendi alanındaki tek rakibinden daha geniş bir kapsama alanına hizmet sunmaya başladı. İkinci merkez ofisini Los Angeles Hollywood’da açan Sinemia’nın Kurucusu Rıfat Oğuz, markayı ABD’de başarıya taşıyan adımları ve pazar dinamiklerini aktardı.
Özel Sinema Kulübü Sinemia, iki seneden kısa bir zaman içerisinde Türkiye sınırlarını aşarak global bir marka olma yolunda hızlı adımlar atmaya devam ediyor. 2016’da iş modelini İngiltere’de hayata geçiren ve farklı pazarlarda başarı yakalayacağını gören ekip, 500 Startups ve Revo Capital yatırımlarının ardından ABD pazarına hızlı bir giriş yaptı. Temmuz ayının başında sinema bileti üyelik sistemi ABD’de kullanılmaya başlanan Sinemia, Türkiye’de satışa başladığı 1 yılın sonunda ulaştığı hacme, orada yalnızca 4 haftada ulaştı.
Şimdiden rakibinden daha geniş kapsama alanına sahip
Sinemia Kurucusu Rıfat Oğuz’un verdiği bilgiye göre Sinemia bugün ABD’de kendi alanındaki tek rakibinden daha fazla sayıda sinema salonunda geçerli: “Şimdiden rakibimizden daha geniş bir kapsama alanına sahibiz. Sadece Kaliforniya eyaletinde bile 76 şehirde üyemiz bulunuyor. Üyeden kasıt, aylık ödemesini yapan, Sinemia kartını bugün elinde tutan kişiler. Ocak ayında ABD’de yayına giren Sinemia Social ise, aylık 150 bin tekil ziyaretçiye ulaşmış durumda.”
ABD global sinema pazarının yüzde 30’unu oluşturuyor
ABD’nin global sinema pazarındaki önemine dikkat çeken Sinemia Kurucusu Rıfat Oğuz’un paylaştığı bilgilere göre, tüm dünyada 100 milyarı aşan bir sinema pazarı bulunuyor; sadece sinema bileti pazarı 36 milyar dolar ve bunun 2020’de 50 milyar dolara çıkacağı öngörülüyor. ABD 246 milyon sinema seyircisi ve 11 milyar dolarlık hasılat ile dünya sıralamasında 1.’inci sırada ve pazarın yüzde 30’unu oluşturuyor.
“Asya pazarı da göz kırpıyor”
ABD’den sonra dünyadaki en büyük sinema pazarı ise, 6 milyar dolar ile Çin’de, onu Japonya ve Hindistan takip ediyor. Oğuz, öncelikli olarak ABD ve Asya’yı hedef olarak belirlediklerini ancak şimdilik ABD‘ye odaklandıklarını belirtiyor: “Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Almanya, İngiltere gibi pek çok ülkede şu an Sinemia üyelik sistemlerimizi çalışır hale getirdik. Bu pazarlarda ürün ve teknolojilerimi test ediyoruz. Asya bize göz kırpıyor olsa da, şimdilik Asya ve diğer ülkelerdeki testlerimize devam ederek, ABD’yi odağımızda tutmayı sürdüreceğiz.”
“ABD pazarına girmek için gecikmeyin”
Girişimlerin global bir vizyon ile başarıya ulaştığı bu dönemde, Türk girişimlerin hedefledikleri ülkelere hızla girmesi rekabette büyük avantaj sağlıyor. Rıfat Oğuz, girişim yatırımlarında 1’inci sırada olan ABD’ye girmekte geç kalınmamasının önemini belirtiyor ve bu pazara gireceklere kendi deneyimlerinden yola çıkarak kritik önerilerde bulunuyor:
“Takımda doğma büyüme Amerikalıların olması büyük önem taşıyor, kullanılan dilin en iyi şekilde bilinmesinden öte kültürlerin en ince ayrıntılarına kadar anlaşılması için takımın bu şekilde oluşması çok kritik; hukuktan finansa danışmanlar derinlemesine bir araştırma ile seçilmeli. Co-working space’ler yani ortak çalışma alanları ABD’deki networkün temellerinin oluşturulması için önemli fırsatlar sunuyor. Ayrıca Silikon Vadisi’ne iki popüler alternatif daha eklendiği göz ardı edilmemeli: Silicon Beach (Los Angeles) ve Silicon Alley (New York). Girişimciler kendileri için en uygun partnerlerin ve yatırımcıların yer aldığı şehrin hangisi olduğuna karar vererek harekete geçmeli.”