Fulya Öztürk Placing
Stratejik İmaj ve Stil Danışmanı, Yaşam ve Oyuncu Koçu
http://www.facebook.com/fulyaozturkplacing
fulyaozturkplacing@gmail.com
KENTSEL DÖNÜŞÜM STATÜ DEĞİL
Kaç tonluk olduğunu bilmediğim, otobüslerden büyük tır-kamyonlar çiçek-böcek-kuş üçlemesi olan alanlara hunharca ve şehiriçi olmasına rağmen hız yaparak dalmaya başladığında “İstanbul’da inşaat yapacak arsa kalmadı” diyen Ali Ağaoğlu gelmişti aklıma. O tır-kamyonlar böceğin kuşun sesini çoktan kesti hatta geçen ay iki kişiyi sokak ortasında ezmeyi bile başardılar. Ayrıca tüm kaldırımların köşelerindeki kaldırım taşları da kırık…
İyi, haklısınız depreme dayanıklı apartman sayısı çok az yıkalım yeniden yapalım…
İyi, haklısınız daha modern, temiz su ve gider boruları olan daireler, temiz badanalı apartmanlarımız oluyor artık…
Tamam da mal sahiplerine geri dağıttığınız daireler dışında “satılık” ibareleri astığınız daireleri satamıyorsunuz? Ya kiraya verdiğiniz daireler? Onlar hala aynı adreste aynı konum ve manzarada, o halde neden üç katı kira istiyorsunuz?!
Benim kentsel dönüşümden bir tek umudum vardı; yan yana dikilen apartman dairelerinin en az yüzde ile birbirlerine bakıyor şekilde dikilmeleri… Hani cam-cama, balkon-balkona olmadan… Sahi insanlar birbirlerinin dairesinin içini görebiliyor şekilde nasıl hayat sürdürebiliyorlardı? Peki şimdi hiçbirşey değişmedi yine öyle birbirlerinin dairesinin içinde yaşıyormuşçasına camları birbirlerine bakan evlerde yaşamaya nasıl devam edecekler??
Bir de şu aynı tip ev dikme meselesi… Tüm yeni apartmanlar yere kadar camlı, hepsinde ez an üç ayrı renk olmak üzere dış cephede kare badana şekilleri var; hepsinde metal barlar var ki Fransız balkon denen, adım atamayacağınız darlıkta çıkmalara konup parlatılıyor bu kol koyma yerleri… Hmmm sanırım fazla tek tip oldu apartmanlar…
Ya gökdelenler? Tamnin edelim 150 daireli olsun bir ‘yaşam alanı’ kurulmuş o gökdelenlerle. Zaten otoban 70 yıl öncesinden kalma artık kimseye yetmiyor bir de 150 aile daha getirin ki bu da en az 100 otomobil daha olsun her bir yaşam alanı için… O trafikten nasıl çıkılır bu bir soru? Bir de metroya yakın diye övülen apartmanlar, gökdelenlerde o kadar hava atarak oturan adamın o metroya ineceğini düşünüyor musunuz gerçekten??
En çok da herhangi mahallenin teyzesinin yenilenmiş bitmiş dairesine geri dönüşü içimi acıtarak güldürüyor. Alıyor iki berjeri yere kadar inen camının önünde kahve içsin diye; pazara gitmesi başka hava, fırına başka hava… Teyzecim sen değişmedin; hala aynı yerlerden alışveriş ediyorsun. E konuşman niye değişti? Ha bir de haberin olsun diğer binalar da 35-40 yılı aşınca yıkılmaya ve yenilenmeye devam edecek. Ve o zaman senin dairen, binan onların arasında eski kalacak!!!!